22 Ağustos 2010 Pazar

Mevlevî Şeyhi Ağa-zâde Mehmed Dede ve Mesnevî’nin İlk Onsekiz Beytini Şerhi





Mevlevî Şeyhi Ağa-zâde Mehmed Dede ve Mesnevî’nin İlk Onsekiz Beytini Şerhi
-1-

Onsekizin Sırrı, Mesnevî’nin İlk Onsekiz Beytinin Tercüme ve Şerhleri

Mevlevîlerce kutsal bilinen 9 ve onun katı olan sayılar, mistik öğretinin âdeta omurgasını meydan getirmiştir. Bu inancın temeli, akl-ı küll ile nefs-i küll’ün 9 kat göğü meydana getirmesine dayanır. Bu göğün hareketiyle 4 unsur oluşmuş ve bütün bunlardan cansızlar, bitkiler ve canlılar doğmuş, böylece hepsi birden 18 sayısıyla kodlanan kâinat tasavvurunu şekillendirmişlerdir. Bütün bunların dışında özellikle Mesnevî’nin ilk onsekiz beytinin Mevlânâ’nın elinden çıkmış olması, sayı sembolizminin manevî plandan, bütün maddî plana yön vermesine sebep olmuştur(1). Mesnevî’nin ilk onsekiz beyti düşünülerek de, onsekiz rakamı üzerinde kutsal bir halka oluşturulmuş olabilir. Semâ’ya katılan semâ’zenlerin sayısı dokuz veya katları olmalıdır; kapıdan geçen derviş onsekiz gün hücresinde kapalı kalır; tarîkate yeni sülûk etmiş bir cân, ilk onsekiz gün üstünde getirdiği elbiseleriyle çalışır; hayderî cübbesinin yakasına, güğüs hizasına kadar inen ve istivâ denilen iki parmak eninde dokuz veya onsekiz sıra makine dikişi çekilir; tekbir edilen sikke, Hz. Mevlânâ’nın sandukası altında onsekiz gün kaldıktan sonra başa giyilir; cezalandırmada bile küstahın arkasına hafif darbelerle dokuz veya onsekiz değnek vurulurdu(2). Hulâsa, tarikat içinde sayının söz konusu olduğu her alanda, bunun dokuz, katları ve özellikle onsekiz olmasına özen gösterilirdi.

Mesnevî’nin yazılış öyküsü şöyle nakledile gelir:
Çelebi Hüsâme’d-dîn ashâbın İlâhi-nâme-i Hakîm Senâî’ye ve Mantıku’t-tayr-ı Ferîdü’d-dîn ‘Attar’a ve Mûsîbet-nâme’sine meyillerin gördü. Hazret-i Mevlânâ’dan der- hâst itdi ki esrâr-ı gazaliyyât çok oldu eger şöyle ki İlahî-nâme-i Senâî ya Mantıku’t-tayr tarzında bir manzum kitâb kılına tâ dostlarına yâdgâr ola gâyet inâyetdir. Hazret-i Mevlânâ fi’l-hâl dülbendinden bir kağıd çıkarıp Çelebi Hüsâme’d-dîn’in eline verdi ol kağıdın içinde ol Mesnevî’den on sekiz beyt
yazılmış ‘Bi’ş-nev ez ney çün hikâyet mî-koned // Pes sühan kütâh bâyed ve’s-selâm’ lafzına varınca andan sonra Hazret-i Mevlânâ buyurdu, sizin zamîrinizden bu dâ’iyye bu baş urmazdan evvel ‘âlem-i gaybden gönle bu ma’nâ ilkâ olmuş idi ki bu nev’ bir kitâb nazm olınca ve temam-ı ihtimâm ile Mesnevî’ye şurû’ gösterdiler..(3).

Bahsedildiği gibi ilk onsekiz beyit, bizzat Hz. Pîr’in elinden çıkmıştır. Bu kısım Mesnevî’nin özü, esası kabul edilmiş; geri kalan kısım, onsekiz beytin tefsiri olarak düşünülmüştür. Bu sebeple onsekiz beyti müstakil bir kısım sayanlar da vardır(4).

Mesnevî’nin ilk beytinin, ilk iki beytinin veya ilk dört beytinin şerhine rastlamak mümkündür (5) : Molla Câmî, Şerh-i du beyt ez Mesnevî(6); Nev’i Yahya Efendi, Şerh-i dü- beyt-i Mesnevî’sin)de ilk iki beyti şerhetmişlerdir(7). Mihalıçlı Hacı Mustafa Efendi’nin de ilk dört beyte şerhi vardır(8).
Yaygın bir gelenek olmasa da onsekiz beytin de şerh, tercüme veya nazmen tercüme edildiği görülür:
İsmâil-i Ankaravî (ö.1041/1631), Fâtihâtü’l-ebyât’da ilk onsekiz beytin ve Mesnevî’de anlaşılması güç bazı kelimelerin şerhini yapmıştır(9). İsmail Hakkı Celvetî (ö.1725) Rûhu’l-Mesnevî adını taşıyan iki ciltlik eserinde onsekiz beytin şerhini yapmıştır(10). Kerkük Türklerinden Hâlis (d.1797/ö.1858), Mesnevî’nin onsekiz beytini Kitâbü’l-ma’ârif fî şerh-i Mesneviyyü’l-şerîf adlı risalesinde Farsça nazmen şerhetmiştir(11). Bağdadlı Âsım (d.1803/ö.1887)’ın onsekiz beyte yaptığı şerh, Dîvân’ının sonunda yer alır(12). Mehmed Emin, Ravâyihü’l-Mesnevî’de onsekiz beyti şerhetmiştir(13). İhsan Mahvî (ö.1936), Mesnevî’nin onsekiz beytini şerh etmiş, fakat bu çalışma yayınlanmamıştır(14). Selçuk Eraydın, onsekiz beyti şerheden son isimler arasında yer alır(15).
İlk onsekiz beyit nazmen de tercüme edilmiştir:
Abdal (Şems)’ın Terceme-i me’ânî-i hij-deh ebyât-ı şerîf-i Mesnevî-i Ma’nevî’si Dîvan’ında yer alan manzum bir çeviridir(16). Abdullah Öztemiz Hacıtahiroğlu(17), Mehmet Faruk Gürtunca(18) ve Âmil Çelebioğlu da Mesnevî’nin ilk onsekiz beytini nazmen tercüme edenlerden bir kaçıdır(19).
Ağa-zâde Mehmed Dede’nin ilk onsekiz beyte yapmış olduğu şerh, dikkat çekecek şekilde İsmâil-i Ankaravî’nin, Fâtihu’l-Ebyât(20)’tındaki ilk onsekiz beyit şerhine benzemektedir (benzerliklerin bir kısmı dipnotlarda gösterilmiştir).
Her ikisi de aynı asırda yaşamış bu iki Mevlevî müellifin eserlerindeki bu benzeyişi, hatta kimi zaman aynı cümleleri nasıl izah edebiliriz? Ankaravî, eserine önce Mesnevî’nin Arapça dîbâcesinin şerhi ile başlamış, sonra bazı kelimelerin izahını yapmış ve daha sonra ilk onsekiz beyti sırası ile şerhederek, altı ciltlik eserinin ilk cildinde yer alan, bazı araştırıcılardan tarafından bağımsız bir eser olarak da kabul edilen Fâtihu’l-Ebyât’ı kaleme almıştır. Ağa-zâde, pek mümkündür ki bu eseri okumuş (Ankaravî’den yaklaşık yirmi yıl sonra vefatını gözönünde bulundurarak, Ağa-zâde’nin etkilenen kişi olduğunu söyleyebiliriz); notlar almış; Ankaravî’nin eserini, muhtemelen ders verdiği geniş kitleyi düşünerek, sade ve anlaşılır bir dille özetliyerek, yer yer kendi düşüncelerini de dahil etmek sûretiyle eserini meydana getirmiştir.

1 Ekrem Işın, “Sembolizm ve Tasavvufi Hayat”, Hoş Gör Yâ Hû, Osmanlı Kültüründe Mistik Semboller Nesneler, YKY, İstanbul 1999, s. 9-10; A. Gölpınarlı, Mevlevîlerin onsekiz sayısına kutsiyet izafe ediş sebeplerini teferruatlı bir şekilde izah eder: Mesnevî ve Şerhi, KB Yay., Ankara 2000, s. 28-30.
2 N. Fazıl Duru, Mevlevî Şâirlerin Şiirlerinde Mevlevîlik Unsurları, Yayımlanmamış DT, Ankara 1999, s. 334-338.
3 Abdurrahman Câmî, Nefahâtü’l-Üns min Hazarâti’l-Kuds, trc. Lâmiî Çelebi, İstanbul 1289, s. 524; Ahmed Eflâkî, Âriflerin Menkıbeleri, çev. Tahsin Yazıcı, MEB Yay., İstanbul 1995, s. 325-327; Ahmed Hilmi, Hadîkatü’l-Evliyâ, İstanbul 1318, s. 59; M. Fuat Köprülü, Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar, DİB Yay., Ankara 1984, s. 226.
4 M. Celâl Duru, Tarihi Simalardan Mevlevî, İstanbul 1952, s. 51-52.
5 Bkz., Âmil Çelebioğlu, Muhammediye, “Muhtelif Şerhlre Göre Mesnevî’nin İlk Beytiyle İlgili Düşünceler”, Eski Türk Edebiyatı Üzerine Araştırmalar, MEB Yay., Ankara 1998, s. 525-545.
6 Feyzi Halıcı, “Molla Câmi’nin Yeni Bulunan Bir Yazma Eseri Bu Eserde Mesnevî’nin İlk İki Beytinin Şerhi”, İÜ Edb. Fak. Türkiyat Arş. Merkezi, Beşinci Milletler Arası Türkoloji Kongresi Tebliğler, İstanbul 1988, ss. 375-384.
7 B. Mehmed Tahir, age, s. 437.
8
B. Mehmed Tahir, age, s. 40.
9 Erhan Yetik, İsmâil-i Ankaravî, İşaret Yay., İstanbul 1992, s. 88-89.
10 A. Gölpınarlı, Mevlâna Müzesi Yazmalar Katalogu IV, TTK Yay., Ankara, 1994, s. 125.
11 İ. Mahmud Kemal İnal, Son Asır Türk Şairleri, Dergâh Yay., İstanbul 1988, c. I, s. 523.
12 S. Nüzhet Ergun, Türk Şairleri, s. 105.
13 A. Gölpınarlı, Mevlâna Müzesi Yazmalar Katalogu, s. 198.
14 İ. Mahmed Kemal İnal, age, c. II s. 688.
15 Selçuk Eraydın, Tasavvuf ve Tarikatler, MÜ İlahiyat Vakfı Yay., İstanbul 1994, s. 495-500.
16 Süleyman Şemsî Dede, Tuhfetü’l-Mesnevî ‘alâ Hubbi’l-Hayderî, İstanbul 1305s. 26-27.
17 Abdullah Ö. Hacıtahiroğlu, Mesnevî-Mevlâna, Ötüken Yay., İstanbul 1972:7s. 8.
18 F. Halıcı, B. Gökfiliz, Mevlânâ Güldestesi, s. 74-75.
19 Âmil Çelebioğlu, “Mesnevî’nin İlk Onsekiz Beytinin Manzum Tercümesi”, Türk Edebiyatı, 1990, S.195, s. 7.
20 İsmâil-i Ankaravî, Mesnevî-i Şerîf Şerhi, Matbaa-i Âmire, İstanbul 1289, c.I, s. 1-44.

Hiç yorum yok:

Şeriat

Yusuf Kaplan 12 Kas 2021, Cuma İslâm antropolojisinin kaynağı olarak din ve şeriat ya da pınar, ırmak ve umman Önce şu: Türkiye’de, “ş...